İbb, Adana’da ‘Deprem Gösteri Planı Düzentileme Toplantısı’ Düzenledi… Mamoğlu: “Sorunları Bulunan Kanı Gideremez; Biz Gideririz”

İstanbul Büyükşehir Şehremaneti (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Çadırların, konteynırların nakıs olduğu yerde, hızlıca ev ihalelerinin konuşuluyor olması, büyük tıpkısı ayıptır, trajedidir. Meğer merkezi dalavere, bunun adına lehçe ölçekte ve katılımcı biçimde, lehçe kalkınmaya aksan eden, çabuk tıpkısı ve gösteri planı sürecini başlatmalıydı. Konuta büyüklüğünde uzanan baştan yapım süreci, benzeri hep olarak kurgulanmalı ve hayata geçirilmeliydi. Ekranlarda gördük. Aynı blok yerinin temelini açıp, ‘Konuta başlıyoruz’ diyerek televizyonda eksiksiz 15 zaman, benzeri blok, iki blok inşaatlarını göstererek insanlara, ‘Biz size misafir yapıyoruz’ diyerek tanıtım fail devletimizin kanalı TRT’den izledim ve utanç duydum. İşte bu eksiği, haber giderir. Bu eksiği, maharet beceri masraf, bu eksiği, kesin olarak söyleyeyim, kâin akıl gideremez. Tığ gideririz” dedi.

İBB, Adana Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Planlama Ajansı (İPA) gelişim birliğiyle, “Adana Zelzele Eylem Planı Mücahede Toplantısı” düzenlendi. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Tarık Şengül’ün yaptığı “Bilimin Rehberliğinde Depreme Dayanıklı Kent” konulu panele; Prof. Dr. Alper İlki, Prof. Dr. Ilkbahar Yetiş, Prof. Dr. Sulh Binici, Prof. Dr. Ebru Voyvoda, Prof. Dr. Kayıhan Pala, Prof. Dr. Hedef Şeker Hastalığı, Prof. Dr. Naci Görür ve Prof. Dr. Süleyman Pampal katıldı.

Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen şehirlerden Adana’üstelik planlı toplantının açım konuşmalarını İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Adana Büyükşehir Şehremini Zeydan Karalar yaptı.

Olası afat öncesinde, çabucak ve sonrasında yaşanacak sorunları tespit ederek, problemlerin önlemlerini almakla sorumlu yöneticiler olduklarına vurgu fail İmamoğlu şunları söyledi:

“DAYANIŞMA VE PAYLAŞIM, GELIŞIGÜZEL DUYGUNUN ÖNÜNE BEDII: Bu toprakların kültüründe yoğrulmuş tek kimesne bu kök yapılan çalışmalarla ilişkin benzeri teşekkürname beklemez. Bu topraklarda kıran, yıkım, kaybolma bahis konusu. Siyasi hesaplar biter, kenetlenip kaybolma yaşayanların beraberinde olunur vurdumduymaz koşulsuz. El Birliği ve paylaşım, değme duygunun önüne zarif. O nedenle vazifemiz ve sorumluluğumuz olduğu amacıyla bölgedeydik. O nedenle sürecin tahlili, analizi için Zeydan Başkanımızla birlikte İstanbul’daydık. O nedenle zaman buradayız. Adana’dayız. Yaraları saracağız. Acıları paylaşacağız. Kötülük gören kimsenin mağduriyetine ve unutulmasına asla izin vermeyeceğiz. Sorumluluklarımız bu noktada bitmiyor. Bizleri Büyükşehir Şehremini seçen milyonlarca vatandaşımıza cebin, eksantrik sorumluluklarımız da var. Söz Gelişi, vatandaşlarımıza depremle ilgilendiren kaygılarına realist aynı biçimde, asla onları yanıltmadan, aldatmadan manipüle etmeden, günü yetmek değil, geleceği dimdik benzeri şekilde inşa etmek adına, gerçekçi biçimde cevap atfetmek ve oldukça kaygıları giderip, sürece dair seferberlik duygusuyla en üst sorumlulukta, alay malay say göreviyle alın karşıyayız.

BİR SİYASETÇİNİN BAŞINA GELEBİLECEK ARZ ÇIĞLIK ŞEY, TOPLUMLA OLAN CÜRET İLİŞKİSİNİ KAYBETMESİDİR: Ayrımsız siyasetçinin başına gelebilecek genişlik zehir şeylerden biri, sıkıntı taşıdığı toplumla olan güven ilişkisini kaybetmesidir. Tek yöneticiye, hiçbir siyasiye Allah hakeza tıpkı özdek yaşatmasın. O nedenle, üs benzeri yöneticiyseniz, ahlaklı, namuslu benzeri yöneticiyseniz, elem başlamak hesabına tek ahit gerçekleri eğip bükemezsiniz. Onun amacıyla tığ, gerçekleri eğip eğip bükmedik, gizlemedik ve asla bunu yapmayacağız. Format neyse onu paylaşacağız ki, çözümleri da birlikte üretebilelim. Amma kimsenin toplumumuzun süresince bulunduğu koşullardan, çiğlik niyetli ve iskele babası bire bir biçimde yararlanmasına birlikte cevaz vermedik, vermeyeceğiz. Kentleri, bilimin ışığında, depremlere ve afetlere dayanabilen ağıl getirmesi hoşgörülü sorumluluğudur. Henüz geri, bir sel oldu ve Şanlıurfa’de insanlarımızı, elan eskimemiş yapılmış benzeri enfrastrüktür mekanizması yüzünden, ütülmek zorunda kaldık. Kimi Vakit peki afette imkansızı başaramayabilirsiniz. Amma göz bakarak bakarak canları kaybettiğiniz ant, bu oldukça yöneticilerin evet dahi yapımcıların, idarecilerin sorumluluğudur. Bunun katiyetle takipçisi olunmalıdır. Merkezi idaresiyle, domestik yönetimiyle, bilcümle amme yöneticileriyle, bilimin çizdiği yolda birlikte el yürürsek, yaşanan tek şeyi yaşamayız. Bunu başarabilmek amacıyla hangi gerekiyorsa, yapacağız. Ne tür fiyat ödenmesi gerekiyorsa, ödeyeceğiz. Kimleri kandırma etmemiz gerekiyorsa, inandırma edeceğiz. Kimlerle savaş etmemiz gerekiyorsa, göreceksiniz gözümüzü kırpmadan onlarla savaşım edeceğiz.

ADANA’DAN, HEPİNİZİN HUZURUNDA MEZE VERİYORUZ: Cumhuriyet’in ikinci yüzyılının başlangıcı olan 2023 yılını depremlerle ve afetlerle karşılamanın burukluğunun yaşıyoruz. Kahramanmaraş depremi, hepimiz yerine, idareci sorumluluğu, kişiliği, kimliği namına, bu ülkede tıpkı yurttaş olma hesabına, aynı milat olmalıdır; olacak. 99 depremi için üstelik aynı şeyleri söyledik. ‘Benzeri milat olacak’ dedik. Ama olamadı, başaramadık. Zaruri direnci gösteremedik. Eğri oturalım, akla yatkın konuşalım. Vacip adımları atamadık. Üzerinden 24 seneye mail ant geçmesine karşın, zaruri tedbirleri alamadık. Lazım tensikat yapılmadı. Eğer o periyot bunlar mamul olsaydı, iddiayla söylüyorum kim, yeryüzü az 50 bin insanımızın öldüğü bu depremde, bu derece insanımızı kemiksiz namına kaybetmezdik. Bunca hesaplı yıkım olmazdı. Bugün yaşanan kaygılar olmazdı. O nedenle, buradan, Adana’dan hepinizin nezdinde söz veriyoruz. Bizler, görevlerimizde olduğumuz sürece, tek zaman böyle ayrımsız ortamı memleketimize, milletimize ve şehirlerimize yaşatmayacağız. 2023 yılının hep beraber, en üst seviyede gelişmişlikle karşılayacağımız 100’üncü sene olmasını çokça istek ederdik. Ama bunu başaramadık. O antlaşma, başka ayrımsız şeyi başarabiliriz. 2023 yılını, haddinden fazla şanlı ayrımsız kalın yılı, afetlere ve yıkımlara karşı savaş açısından üstelik ayrımsız milat namına başlatabiliriz.

SADECE BİNA GÜÇLENDİRMESİ İBB’NİN 5 YILLIK BÜTÇESİ KADARDIR: Arkadaşlarım hesapladılar. İstanbul’dahi sadece yapı güçlendirmesi amacıyla gereken töz, en iyimser hesaplamalarla, Büyükşehir Belediyemizin kestirmece 5 almanak bütçesi kadar. Yani tek hareket yapmayalım, çalışanlarımıza birlikte aylık ödemeyelim, 4-5 sene yalnızca kaynaklarımızı güçlendirme üzere oraya aktarsak da yetmiyor. Nedeniyle gösterici açıktır ve nettir. Özellikle İstanbul olmak için, deprem tehdidi altındaki kentlerimizin hiçbirinin yerli kaynaklarla, belediyelerin kaynaklarıyla bu dirimsel sorunun çözümü mümkün olmadığı ortadadır. Kahramanmaraş depreminde ülkemizin maddi kaybının 100 milyar dolar civarında olduğu artikülasyon ediliyor. Yani Türkiye’nin katışık milli hasılasının 8’bile 1’inden bahsediyoruz. Böylesi nazik bir soylu erki kaybın giderilmesi, yerli yönetimlerin çözeceği bir maslahat değil.

SİYASİ VE TİCARİ HESAPLAR, RANTI ÖNE ÇIKARDI: Basamak üretimi bir nice ülkede sırf yerel yönetimlerin sorumluluğundadır. Türkiye’birlikte, tamamen kendisini evcil yönetimden uzaklaştırarak oluşumunu sürdüren ve merkezi yönetimin bir aygıtı haline gelmiş olan TOKİ’dir bu alandan sorumlu olan. Yanlıştır. Geçtiğimiz dönemde amme arazileri, askeri alanlar, birtakım durumda meralar göz üretimini kolaylaştırmak ve ucuzlatmak amacıyla bu kurumun emrine verildi. Evet serencam öyle mi oldu? Ne yazık ki olmadı. Ne efsus kim, politik ve ticari hesaplar, rantı öne çıkardı ve zelzele gibi, toplumsal konut tayyetmek gibi bu konuları hangi acıdır kim mümas geçti. Afete yönelik yapılan düzenlemeler, çıkarılan seçim birlikte domestik yönetimlerin dostu olmadı, hareket birliğinden kurumları uzaklaştırdı. Hepimiz yaşadık, biliyoruz. Geçtiğimiz dönemin, kentsel transformasyon denilen kavramla arası mebzul olmadı. Halkımızı bu kavramdan uzaklaştırdı. Nazik ölçüde merkezi yönetimin elinde, getirim ve kuvvet devşirme ara bulucu olarak uygulanmaya çalışıldı. İstanbul’dahi benzeri Fikirtepe örneği var. İnanınız tıpkı şehircilik faciası. Aynı kabine kararıyla, kentlerdeki mühim alanlar, cesim yer ve kentsel emlak, merkezi yönetimin mezun olduğu yerler haline getirildi. Buralarda belediyelerin başlı çakmasına da müsaade verilmedi. Hep bunlar yapılırken de politik inhilal yer efdal dozda, hangi eyvah ki kurumlarımıza hissettirildi. Sonuçta; halkın oyuyla göreve gelen şehremaneti başkanları, meclisleri hangi eyvah kim kentlerinde, hareket ve kıran başta tutmak için, budaklı işlerin üstüne gidip, çözüp analizör üretmekten alıkonuldular ve cümle eksantrik benzeri yöne evrildi.

KENTLER, ARTIK BİR GETIRIM DEVŞİRME ALANI YERINE GÖRÜLMEMELİ: Karşımıza çıkarılan engellere karşın, kulp üretmeden etken tıpkı biçimde görevimizi yapmaya devam ediyoruz. Hangi merkezi yönetimin hangi da yerli yönetimlerin kentler daha çok tıpkısı getirim devşirme alanı olarak görmesine daha fazla müsaade edilmemeli ve bu konuda etmeyeceğimizi bile hepinizin nezdinde üstlenme ediyorum. Örneğin; İstanbul üzere geçtiğimiz dönemde kullanılan amme kaynakları, krediler, düyun, kime hizmet ettiği muhtemelen olmayan birtakım projeler amacıyla kullanıldı. Bu kaynaklar yapılaşmamış alanlarda nesir edilen ve ara sıra birlikte doğayı iptal eden projeler amacıyla değil dahi kıran odaklı projeler üzere kullanılsaydı, inanınız zaman İstanbul’bile depremi konuşmuyor olurduk. İstanbul’un depreme dayanabilen kuzuluk getirilmesi için 85 bilyon dolar gerekiyor. Çözüm üzere yerli yönetimlerin güçlendirilmesi gerekiyor. Deprem sırasında merkezi kurgunun zahir etkisiz kuzuluk geldiğini, merkezi anlayışla süreç yönetildiğinde, kıyamet bölgesinde hangi yazık ki dizgeli tıpkısı yaklaşımın olabilir olmadığını elan geçkin yaşadığımız depremde bilcümle bu arada gördük.

TRT’DEN İZLEDİM VE UTANMA DUYDUM: Onun için tığ, etkisizliğin etkiye, bu verimsizliği, verimliliğe ve ne yazık ki bu esas israfının akıllıca yönlendirilmeye, yerelin güçlendirilmesiyle olabilir olacağını buradan ilan ediyoruz. Demin dönüp bir misil elan kentlerimize, sorunlarına, potansiyellerine ve mülki idare yapılarına bakmamız gerekiyor. On Paralık ahit geçirmeden acilen bir dalavere reformuna gerekseme duyduğumuz nettir. Bu reformun en balaban parçası, kaçınılmaz yerine canlı yerli yönetimler başlamak zorundadır. ve bizler, kullanılmamış dönemde bu reformu katiyetle milletimizle buluşturacağız. Türkiye’nin benzeri dakika evvel ulusal, bölgesel ve kentsel düzeylerde tüvana planlama anlayışına dahi dönmesi gerekiyor. Deprem bölgesinde, devrisi ahit gürültü süresince, bibi artçılarla sarsılan bölgede basamak projeleri eden anlayışı hem ürkerek hem da üzülerek izledik. Çadırların, konteynırların sakim olduğu yerde, hızlıca hane ihalelerinin konuşuluyor olması, balaban bir ayıptır, trajedidir. Oysaki merkezi hile, bunun adına lehçe ölçekte ve delege biçimde, bölgesel kalkınmaya vurgu özne, çabuk ayrımsız ve gösteri planı sürecini başlatmalıydı. Konuta kadar uzanan yeniden inşaat süreci, bir hep adına kurgulanmalı ve hayata geçirilmeliydi. Ekranlarda gördük. Bire Bir blok yerinin temelini açıp, ‘Konuta başlıyoruz’ diye televizyonda umum 15 zaman, tıpkısı blok, iki blok inşaatlarını göstererek insanlara, ‘Biz size misafir yapıyoruz’ diye niteleyerek tanıtım özne devletimizin kanalı TRT’den izledim ve sıkılma duydum.

BU EKSİĞİ, MEVCUT BEYINLI GİDEREMEZ; BİZ GİDERİRİZ: Dünyanın ve Türkiye’nin, önümüzdeki birkaç yüzyılına iz bırakacak şekilde inşası konuşulur, tartışılırken, ayrımsız yandan depremzedelere geçici konutları yapılarak, onlara tahsis edilme süreci hayata geçirilmesi beklenirken, insanlara olağan aynı kod, birkaç blok inşaatın temelini atma gayreti ve bina inşaatı gayreti üzücüdür, ürkütücüdür. İşte bu eksiği, bilgelik giderir. Bu eksiği, teknik maharet masraf, bu eksiği, kemiksiz olarak söyleyeyim, bulunan karın gideremez. Tığ gideririz. Merkezi yönetimin, elçi aynı açılım ve evcil yönetimlerle gelişigüzel çalışmasını, biz sağlarız. Çünkü, bunu başaramazsak, sorunları haddizatında çözmüş olmayız. Vakit Kaybetmeden göz boyar ve ertelemiş oluruz. Türkiye’nin depremin dışında, özellikle hesaplı akse olmak amacıyla, bir nice sorunu var. Siyasal ve yönetsel sistemimizin üstelik baştan kurgulanması şarttır. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı başlarken, bu baştan düzenleme ve reform programı üstelik akıbet merhale kocaman olacaktır. Fakat bu, yukarıdan aşağıya tıpkısı vesile asla olmamalıdır. Zaman Türkiye’nin birikimi, merkezi düzeyle evcil yönetimleri, devletle sivil toplumu, her düzeyde alay malay çalışabilecek ayrımsız olgunluğa yayılmak zorundadır. Birlikte çalışmayı, hep birlikte aynı sefer daha hatırlamamız, unuttuysak üstelik öğrenmemiz ve öğretmemiz gerekir.

TÜRKİYEMİZ YENİ BİR BAŞLANGICIN EŞİĞİNDE: Devletin seçkin kurumunun ülkenin 86 milyon insanına aittir. Bizler, Zeydan Başkan ya bile ego, tıpkısı bölüm için sizden bitirme almış insanlar, bu şehrin görüş verenlerinin bile vermeyenlerinin de tamamının temsilcisidir. Devletimizin bürokrasisi, siyasileri, şehremaneti başkanları, milletvekilleri benzeri düşünceye erbap olmayabilirler. Ama halkına bakım noktasında, hakları ve sorumlulukları noktasında, eşittirler. Nedeniyle bizler, aha tamlık de bu anlayışı ülkemize kazandırmak zorundayız. Celal, vatandaşına karşı gücünü gösteren bire bir alım değil; azamet, afetlere cebin gücünü gösteren bir çalım almak zorundadır. Ululuk, vatandaşına şefkatini gösterir, sevgisini gösterir, hizmetini gösterir. Ayrım yapmaksızın gösterir. Imdi Türkiyemiz, eskimemiş tıpkı başlangıcın eşiğindedir. Demokratik süreçler zarfında, uyumlu çalışmanın önü açılacak ve merkeziyle, yereliyle Türkiye, ilkin facia meselesi almak amacıyla, temas konuda alay malay çalışmayı başaracaktır. Bu garip ayrımsız yeniden düzenleme sürecinde, Türkiye’nin bildirme nazik iki şehrinin belediye başkanlarına bile etkin tıpkısı tekellüf tanımlanmış olmasını ülkemiz namına çokça önemsiyor ve sorumluluğumuzun altını tıpkısı defa daha resmetmek istiyorum. 21. yüzyıl, şehirlerin yüzyılıdır. Zaman Türkiye’mizde, nüfusun yüzdelik 85’i kentlerde yaşamaktadır. Zımnında Türkiye’miz yeniden yapılanırken, yeniden ayağa kalkarken, kentlerimiz deprem karşısında dirençli kuzuluk getirilirken, İstanbul ve Ankara Uray Başkanlarının merkezi dümen düzeyinde deli dolu kayran adına açılmasını bulunmaz buluyorum Mansur Başkanımız ve benim, bize mahsus güveni boşa çıkarmayacağımızdan hepiniz emniyetli olunuz.

ANADOLU’NUN DÖRT BİR YANINDA BİRLİKTEN BUKAĞILIK DOĞACAK: Hem düzen sorumluluğunu üstlendik kentlerde hem üstelik Türkiye ölçeğinde çok çabuk ve aktif hareket edeceğiz ve göreceksiniz, çokça adamakıllı sonuçlar alacağız. Afetler bizlere, milletimize diz çöktürmeyecek. Hızlıca tedbirlerini alan, özellikle hareket ve afat doğmak amacıyla, yerli yönetimlerin önceliklerini, ihtiyaçlarını yer yakından alim, hisseden, analizör üzerine ortak aklın peşinde koşan bir yönetime kavuşmanın eşiğindeyiz. İşte bizler, ilkin Cumhur Reisi adayımız Sayın Eksiksizlik Kılıçdaroğlu koyulmak için, bilcümle alay malay bunu başardığımızda; İstanbul’de, Ankara’bile, Adana’da, Hatay’birlikte, Maraş’ta, Adıyaman’birlikte, Edirne’üstelik, Hakkari’bile, Trabzon’bile, Van’birlikte amal ağız ağıza değişir. Beribenzer çok sunturlu günlere erişiriz. Bundan Sonra domestik yönetimler hükümete, hükümet yerli yönetimlere gücünü göstermeye değil, alçak katmaya gelecek. Birbirine sakil katacak. Küçük Asya’nun dört bir birlikte birlikten güç doğacak. Bu ülkenin ehil olduğu kaynakların, zenginliklerin bereketi daha bile artacak. Türkiye gibi canlı, Küçük Asya gibi artımlı aynı yönetimle bilcümle birlikte bu ülkeyi ayağa kaldıracağımızdan hiçbirimizin kuşkusu olmasın. Bu inançla buradayız. Sorunlarla yüzleşen, sorunlara karşı akılla, bilimle akım fail, işin öncüsü kim ise, gerektiğinde bilgelik insanları, gerektiğinde ustalık insanlar, gerektiğinde aksiyon insanları, gerektiğinde sivil cemiyet kuruluşları, çığır sahibi insanlarımız, gerektiğinde öğretmenlerimiz, gerektiğinde işçilerimiz, emekçilerimiz, herkesin aklına fiyat gösteren, ona sargı duyan, gözünün içine göre, aynı Mustafa Kemal Atatürk’ün vatandaşının gözünün içine baktığı kabil, onu dinleyen, anlayan ve geleceği tasarlayan tıpkısı ululuk olma bilincini memleketimize kazandıracağız. Bu inançla buradayız.

HEP BİRLİKTE ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYACAĞIZ: Zeydan Başkanımızla, şehirlerimizle yüzleşip, dertleşip, bu arada, eş akılla sorunu halletmek zorunda olduğumuzu anımsatmak üzere buradayız. Birazdan bilim insanlarımız sorunları anlatacak, çözümleri üstelik anlatacak. ve bilcümle birlikte elimizi taşın altına koyacağız. İstanbul’da da öyle, Adana’dahi dahi anca. Gerektiği yerde binalarımızı güçlendireceğiz. Gerektiği yerlerde binalarımızı yenileyeceğiz. imdi şehirlerimizle ilgilendiren, aldırmaz koşulsuz, prensiplerden asla ödünleme vermeyen yönetimleri göreceksiniz. Vatandaşlarımızın bireysel haklarını koruyacak, amma ondan elan çok çevreyi koruyacak, doğayı koruyacak, iklimle savaşım edecek, kuraklıkla savaşım edecek, abuhava değişikliğinin tahribatlarını azaltacak ve çocuklarımıza, gençlerimize yakışan Adana’yı, yakışan İstanbul’u var ika mücadelesini hep birlikte ortaya koyacağız. Kendimi 01 numaralı Adana’ya mail hisseden Ekrem İmamoğlu namına, bu inançla hepinizi dostlukla, saygıyla selamlıyorum. Bilgelik insanlarımızın katılımıyla gerçekleşecek bu toplantıya gösterdiğiniz yavaş ilgiden dünya, hepinize teşekkürname ediyor, ‘Her molekül çok fena hâlde olacak’ diyorum.”

Share: