NUH’UN GEMİSİNİN SIRRI İSTANBUL’DA İNCELENİYOR

AĞRI’üstelik Nuh’un Gemisi’hangi ilişkin kalıntıların olduğu memul alandan alınan numuneler İstanbul Maharet Üniversitesi Laboratuvarı’na getirildi. Sonuçların ardından alanda Nuh’un Gemisi’nin izleri var mı, yok mu mahsus olanaklı. Mesai süreçleriyle ait birlikte açıklamalarda kâin Prof. Dr. Mustafa Kumral, “Aynı tufandan çıktık, bunların izleri var mı, yok mu? Bunu ortaya koymamız geçişsiz. Göbeklitepe keşfedildi, acun tarihi sıfırlandı. Tığ üstelik acep bu keşifle böyle benzeri yola gidebilecek miyiz” dedi. Prof. Dr. Emin Çitfçi dahi, “Yapacağımız tıpkısı keşifle sonuçlanacaksa bu iri ayrımsız keşif olacak. Jeokimya ve minerolojiye dayalı say olacağı amacıyla tartışma getirmez sonuçlar bulacağını ümit ediyorum” dedi.

Kutsal kitaplarda anlatılan tufanda sabık Nuh’un Gemisi yüzyıllardır aranırken, tıpkısı yandan Dert Dağı’nda olduğuna inanılıyor. Nuh’un Gemisi kalıntılarının olduğu melhuz alanda Balkı İbrahim Çeçen Üniversitesi (AİÇÜ) ile İstanbul Maharet Üniversitesi (İTÜ) yoluyla kurulan araştırı ekibi kısaca 2 kamer önceki çalışma başlattı. Il koordinesinde özel izinler alınarak ölçülü himmet alanından toplanan 30’a mail kayaç ve arazi numuneleri, araştırılmak üzere Balkı’dan İstanbul’a, üniversitenin laboratuvarına getirildi. Farklı disiplinler içerisinde çalışılan süreçle ilişik, çalışmada meydan alan İTÜ Rektör Yardımcısı ve Eroin Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral ve İTÜ Jeoloji Mühendisliği Kürsü Başkanı Prof. Dr. Sakıncasız Maraba açıklamalarda bulundu.

Yaklaşık 1 kamer sürmesi hedeflenen laboratuvar çalışmalarının ardından Nuh’un Gemisi’nin izleri var mı, yok mu muhtemelen benzer.  ‘FARKLILIKLAR NUH’UN GEMİSİNE Mİ İŞARET EDECEK? İTÜ Rektör Yardımcısı ve Eroin Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kumral, “Hedefimiz acep buradaki bina, etraftaki umumi jeolojik yapıdan değişik mı, değil mi? Bunu elde etmek. Mehabetli ve ancak gözlemler yapılacak. Bunlar kimyevi analizlere bağımlı tutulacak. Bu kimyevi analizlerde bile o yapının geneldeki minerolojiyle o bölgenin jeolojisiyle akla yatkın ayrımsız kimyaya erbap değil mi, arada ayrımlılık var mı? Bu ayrımlılık Nuh’un Gemisi’ne mi meni edecek bunları de kazımak için gerçekleştirdiğimiz bir iş olacak” dedi. ‘MİLYARDA 1 MERTEBESİNE KADAR ELEMENTLERİ OKUMA İMKANINA SAHİBİZ’ Prof. Dr. Kumral, “Bu çalışmanın sonuçlarına göre proje daha üstelik detaylandırılacak. O yerey genel anlamında ele alınacak. Çok henüz tafsilatlı örneklemeler yapılacak. Yeraltının tabiri caizse tomografisi çekilecek. Aynı tufandan çıktık, bunların izleri var mı, bulunmayan mu? Bunu ortaya koymamız geçişsiz. Bu tufan sonrasında gemiyi boşaltan insanlar nerede beledi ayla geldiler, bununla ilgilendiren bulgularımız olacak mı? Olamaz mı? Bunlar bütün detaylı şekilde araştırılacak. Buradaki numuneler o bölgenin değişik yerlerinden alındı. Kayaç numuneleri, arazi numuneleri, şakuli yönde dizgesel numuneler alındı. Bunlar minerolojik açıdan bakılacak. Kabadan inceye akla yatkın jeokimyasal açıdan birlikte incelenecek. Analizlerimizde milyarda 1 mertebesine kadar elementleri kiraat imkanına sahibiz. Bu gemiye ilişik bakaya hangi kabil? Ağaç gemiyse, uzvi gemiler bulabilecek miyiz? Bunlara bile bakılacak” ifadelerini kullandı.  Prof. Dr. Kumral, “Geminin ortamında aynı yaşam vardı. İnsanlar bu geminin süresince yaşadılar, bunlara ilgili kalıntılar var mı yok mu incelenecek. Göbeklitepe keşfedildi, dünya tarihi sıfırlandı. Tığ bile acep bu keşifle böyle bire bir yola gidebilecek miyiz? Bunu araştırmalarımız sonucunda bütün beraber göreceğiz. Her şeyden önemlisi bugüne kadar yapılmış yer kapsamlı faaliyet” dedi.   ‘YAPININ KATIKSIZ MI, SENTETIK MI OLDUĞU ANLAŞILACAK’ İTÜ Yer Bilimi Mühendisliği Kürsü Başkanı Prof. Dr. Tehlikesiz Dikici ise, laboratuvarda gerçekleştirilecek çalışmaların Faz 2 kendisine adlandırılabileceğine dikkat çekerek, “Örnekler benzeri hazırlık sürecinden geçiyor. Bunlar farklı süreçlerden geçtikten sonra mineral içerikler ve element içerikler üzere çözümleme edilecekler. Sahada sapık tıpkı yapı diyoruz çünkü civarıyla yapı bilimsel yerine antika bire bir çatı var. Bunun bileşimli evet bile tabii olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Bu netice elden bu yapı değil civarını üstelik örneklediğimiz üzere civarı ve bina arasında tıpkısı kimyevi aykırı var mı yoksa, eğlenceli mu buna bakacağız. Uyumluysa bu katiksiz benzeri bina diyeceğiz. Uyumsuzsa, Safha 3 çalışmasıyla elan detaylı tıpkı örnekleme yapmamız gerekecek. Böyle aynı sefine kalıntısı varsa bu ahşapların taşlaşmasını bekleriz, taşlaşmış odun peki. Bunun tıpkısı dokusu vardır. Hakeza belirtiler var mı mikroskop çalışmaları gösterecek. Jeokimya ve minerolojiye dayalı çalışma olacağı amacıyla ağız dalaşı getirmez sonuçlar bulacağını beklenti ediyorum” diye niteleyerek konuştu.

‘TARTIŞMALAR SONUÇ BULACAK’

Prof. Dr. Fellah, “Proses içerisinde birçok görüntülere dair, gözlemlere dair çalışmalar yapılmış. Buradaki amacımız bu ölçekte ilk kez. Biz hususi izinle bu çalışmayı yaptık. Yapacağımız aynı keşifle sonuçlanacaksa bu nazik tıpkısı keşif olacak. Tersi benzeri uzanım birlikte türlü ama yeryüzü azından tartışma burada sonlanacak. Diyeceğiz kim; jeoloji, maden bilimi, jeokimya şurası diyor. Burada böyle bire bir yapı namevcut. Bu tamamen doğanın oyunu. Çarkıt ayrımsız kayşa sahası. Aynı sefine silueti oluşmuş. Buna aynı dideban başlamak lazım. Bu bire bir söylence, burada değilse nerede şeklinde arayışlar sürecektir. O bölge cazibesini kaybetmeyecek. Gemi olduğu söylenen şeyin Veca Dağı ile de benzeri ilişkisi bulunmayan. Arayışlar devam edecek. Sonuçları biz birlikte nikbet ediyoruz. Kestirmece 1 kamer içerisinde sonuçlar çıkabilir” ifadelerini kullandı.

Share: